Hopus ve Barbar Blonde'un mucidi: Brasserie Lefebvre
Brasserie Lefebvre, Rebecq-Quenast, Belçika
Ne sandınız? Tabii ki yine Belçika. Biranın anavatanı, biranın asıl üreticileri, en iyi biraların sahibi hatta. Buradan çıkan biralardan "Hopus"'tan bahsedeceğim biraz. Biralar dedim, bir tane daha ülkemizde bilinen birası mevcut. "Barbar" birası da aynı yerde üretiliyor. Fark edenleriniz elbet olmuştur ama çoğunuzun dikkatini çekmemiştir. Şişe tasarımları ve etiketleri oldukça farklı:
Bu iki güzel biranın üreticisi: tarihi Brasserie Lefebvre. Aynı zamanda ülkemize de zamanında bir şekilde giriş yapmış, "Blanche de Bruxelles" de burada üretiliyor. Demin tarihi dediğime bakmayın üretim tesisinin kurulması Jules Lefebvre tarafından 1876'da gerçekleşmiştir. Tarihi kısmı ise çok daha eskilere dayanan hikayesine atıfta bulunmak için kullanılabilir. Çünkü, kuruluşu nerdeyse 9 yüzyıl önce, 1121 yılında gerçekleşmiş olan Floreffe Abbey (Fr: Séminaire de Floreffe)'nin günümüzdeki temsilcileri ve devamı niteliğindeki dini düzenin takipçileridirler. Aşağıda bu güzel yerleşkeyi görebilirsiniz, adeta bir tablo:
Floreffe ise daha önce gördüğümüz Belçika dini düzenlerinden Sistersiyenlere çok yakın duran genelde " the Premonstratensians", "The Order of Canons Regular of Prémontré", "the Norbertines" ya da İngiltere ve İrlanda'da "the White Canons (giydikleri kıyafetlerinin renginden dolayı beyaz ismini almışlar)" diye bilinen keşişlerin yaşadığı manastırın ismi. Belçika'daki "Namur" isimli bölgenin 11km güneybatısında yer alıyor. Namur ismi de bir başka beyaz bira olan "Blanche de Namur"'den sizde çağrışım yaratmış olabilir. Altlı üstlü onlarca bira üreticisi, dünyanın her yerine Belçika'dan yayılmışlar gördünüz bir kez daha.
The Premonstratensians, The Order of Canons Regular of Prémontré, The Norbertines
Sistersiyenlere yakın demiştim yukarıda ilk cümlede, çünkü bu düzenin kurucusu olan "Saint Norbert" Sistersiyen düzeninin kurucusu olan Saint Bernard de Clairvaux ile çok yakın arkadaşmış. Bu sebeple onun fikirlerinden ve hayatından da oldukça etkilenmiş. Ancak burada bir ayrım yapmak gerek, bunlar şu ana kadar hep alıştığımız "keşiş"lerden (monklar yani) farklı adlandırılıyor. "Canons regular": genelde hatiplik, vaaz verme, papazlık gibi dinsel aktiviteler ile, manastırlarının çevresindeki bölgelerde halka hizmet ederlermiş. Bildiğimiz monklardan farklı olarak kiliseye kapanmıyorlar yani öncelikle. Gidip halk ile kucaklaşıyorlar.
Bu kadar din kültürü ve ahlak bilgisi yeterli. Norbert Gennep olarak bilinen Saint Norbert of Xanten Prémontré bölgesinde Premonstratensian düzenini kurduktan hemen sonra Köln'e doğru yola çıkar. Yolculuk sırasında Namur'de bulunan Namur Kontu Godfrey ve eşi Ermensendis onları şatolarında ağırlar. Bu ziyaret sırasında Norbert'ten o kadar etkilenirler ki, ondan Floreffe yakınlarında bir yerde kilise kurmalarını isterler. Çok kolaydı hakikaten...Neyse. 27 Kasım 1121'de Norbert, düzenin ikinci kilisesini de bu vesileyle kurmuş olur.
Diğer manastırların başına gelenler tabii ki buranın da başına gelir. Zaten 3 seçenek var: 1- Fransız İhtilali, 2- I. Dünya Savaşı, 3. II. Dünya Savaşı...Bunlar ilkinin kurbanı olurlar. İhtilal ordusu Belçika'yı fethettiğinde din adamları her yere sürülmüş ve manastırın her metrekaresine de el konmuş. 1797'de tekrar satışa çıkarıldıktan sonra, en son başpsikopos ve müritleri için kendini Cumhuriyetçi olarak gizleyen Canon Richald tarafından satın alınır. Kalan keşişler ile birlikte son başpsikopos Louis de Fromantau kiliseye geri dönerler, ancak çok zor günler geçirirler. Detayları Belçika'da saklı herhalde, pek bilgi yok çünkü bu döneme ait. Son din adamının da ölmesiyle manastır Namur piskoposuna geçer, o da burayı papaz okulu olarak kullanmaya başlar. Papaz okulu günümüzde faaliyet göstermezken, ilkokul ve ortaokul olarak eğitim vermektedir.
Ama tabii asıl bomba ise, Floreffe Manastırı'nın bir kaç tane daha dini oluşuma önayak olması. Bunlardan biri Postel. Günümüzde Postel ismiyle biraları üretilmekte, ancak manastır dışında üretimi yapılıyor. Bir diğeri ise, "Leffe"...1152'de Premonstratensian (Norbertine) canonları bu manastırda "Ale" üretmeye başlamışlar, ve günümüze kadar devam eden "Leffe" markasını kurmuşlar.
Brasserie Lefebvre
Biralar sayesinde gün geçmiyor ki yeni bir şey öğreneyim. Bugünkü kelimemiz "somaki" ya da "porfir". Önce Wikipedia'yı ziyaret edin: Somaki . Şimdi birayla alakasına dönersek...Lefebvre Brewery ilk olarak çevre somaki madenlerinde çalışan işçilerin susuzluğunu gidermek için çevrede kurulan publara bira üretmek amacıyla kurulmuş. O dönemlerde hala kola, limonata ya da enerji içecekleri gibi hem su ihtiyacınızı hem de enerji eksiğinizi giderecek şişelenmiş içecekler yer almıyordu. O sebeple "Tek yol Bira!"
Jules Joseph Lefebvre Beyefendi 1876 yılında çiftliklerinde bira için malt üretme yöntemleri geliştirmesiyle brewery'yi açmış. Takvimler yine I. Dünya Savaşı'nı gösterir. 1916'da üretim yerindeki metallerin hepsi savaşta kullanılmak üzere Alman ordusu tarafından sökülür ve toplanır. Bira üretimini yine de bir şekilde devam ettirmek amacıyla Rebecq'te kurulmuş olan kooperatif şeklinde bir oluşum sayesinde o civarda üretim devam eder.
Savaş bittiğinde oğlu Auguste kasabadaki bir başka üreticiyi satın alır ki çok sevdiği bira işine geri dönebilsinler. Kafasında gezinen bir diğer tilki de şunu der: "Seine nehri her sene taşıyor, Quenast'ı da sürekli su basıyor. Artık yeter. Üretimi başka yere almak gerek.". 1919'da bu satın alım gerçekleşir ve 21'de üretim tekrar başlar. Burası aynı zamanda günümüzde de biranın üretildiği yer olarak kalır.
Derken II. Dünya Savaşı... Savaş yine üretimi etkiler. Bu sefer metal ve çelikler toplanmaz ama çok daha zorlu bir durum vardır. Çok daha düşük alkollü bira üretme zorunluluğu. %0,8'e kadar izin vardır. Belçikalılar kafayı yemek üzerelerdir.
Savaştan sonra tekrar toparlanırlar ama bu sefer de Pilsner'in yükselişe geçmesiyle, bu birayı üretmeyen Lefebvre zor durumda kalır. Eve servis ve perakendeye oynayarak bir şekilde ayakta kalırlar. 60, 66 ve 78 yıllarında farklı farklı bira üretirler, ama dediğim gibi hiç biri Lager değildir...O sebeple zorlanırlar. Neyse ki 83'te Floreffe Manastırı bira üretim lisansını Lefebvre ailesine verir ve 4 adet biranın lisanslı üretimi de başlamış olur: Floreffe Double, Floreffe Triple, Floreffe Prima Melior ve Floreffe Blonde.
1989'da "Student" ismiyle bir "White Beer" sürerler piyasaya. Bu daha sonra "Blanche de Bruxelles" olarak anılacak biranın ta kendisidir. 96'da da şu an marketleri ve Instagram'da bir çok hesabı süsleyen Barbar isimli bar aromalı Lager'i yaratırlar
Ve 2008...Bu tarihte savaş yok. Bir kaç Afrika ülkesindeki iç savaş harici. O da Belçika ile bağlantısız. Savaş olmayınca "Hopus" üretiliyor. Biranın orijinal ismi Fransızca "Cuvée des Mariés" (Fr: Evlilerin bağ bozumu / Mahsulü). Çünkü Paul Lefebvre, yani Joseph'in büyük büyük torununun düğününe özel olarak üretildiği için bu isim verilmiş.
Tam da bu yılda Belgian Family Brewers (BFB) isminde bir derneğe kabul ediliyorlar. Amaç basit: üye olan 22 adet üretici aile Belçika birasının orijinalliğini, bilgi birikimini ve geleneğini koruyup kollamak ve devam ettirmek.
Son olarak ürettiği biralara değinerek konuyu tadıma taşıyalım. Aslında bayağı bira üretiyorlar. Bizim bildiğimiz Hopus ve Barbar'ın bile çeşitleri var. Barbar Blonde, ve aynı biranın "Brown ale" i olan Barbar Bok, Hopus ile Hopus'un reçetesindeki 5 şerbetçiotuna 6.'sını ekleyerek ürettikleri %8,3 ABV'lik bir blonde ale. Hopus'un daha turunçlu daha limonlu kardeşi olarak düşünün. Bunlara ek olarak yazıda da bahsi geçen Floreffe ve çeşitleri: Blonde, Double, Triple ve Prima Melior. Sonuncusu %8 ABV'si ile birlikte şişede ikinci fermantasyonunu yapıyor ve iyi koşullarda saklanabilirse, çok güzel yıllanan, yıllandıkça odunumsu tatları ağır basacak bir bira. Elma, şeftali, frambuaz ve son olarak da "Mon Amour" (Fr: Aşkım) diye adlandırılan kirazlı kriek tarzı Belgian Kriek biralarını da üretiyorlar. Blance de Bruxelles ile Blanche de Bruxelles Rosée isminde iki light biraları daha var. Rosée olanı greyfurt renginde, aşırı tatlı %4,5 ABV'lik bir bira. Bu tatlı karakterini "Cuberdon" adı verilen Belçikalı candi şekerinden alıyormuş. 16 çeşidin her birini aşağıda poz verirlerken inceleyebilirsiniz:
Bir sonraki yazımda bu biraların tadımı ve incelemesinden bahsetmek üzere bu perdeyi kapıyorum. Hem tarih hem bira, çok yorucu olmasın.