Belçika'dan daha eski bir üretici: Bosteels Brewery, Tripel Karmeliet ve Kwak
Bosteels kim yeeaaa?
Bosteels'i nasıl bilirsiniz? Bilmiyoruz muhtemelen. Üretici olarak pek ismi geçen bir yer değil. Ama öyle iki tane bira var ki, duyunca "Aaaa demek burası orası" dedirtme garantili. Hazırsanız ürettikleri biraları söylüyorum: Kwak ve Tripel Karmeliet! İkisi de kendine özgü mükemmel aromalar barındıran birbirinden lezzetli iki bira. Bu süper biraları üreten ve şık bardakları tasarlayan kişinin ve üreticinin hikayesine kadar eşlik ediyorum size. Bu taraftan...
Hangi bira üretici kurulduğu ülkeden daha eski bir geçmişse sahiptir? Bosteels'den bahsediyorum. Sağ tarafta yer alan fotoda 200 yıllık bir aile işletmesine bakıyorsunuz. Buggenhout diye geçen bu bölgede ilk bira 1791 yılında yani bundan tam 225 yıl önce üretilmiş. O zamanlar henüz oralar Hollanda sınırları olarak geçiyormuş. Bu da Bosteels'i Belçika'dan da eski yapıyor. Belçika'nın Doğu Flandre adlı Flaman Bölgesinde 7 jenerasyon boyunca aynı ailenin ellerinden çıkma biralar üretiliyor burada. Jozef, Martin, Leon, Antoine, Ivo ve Antoine Bosteels...Hepsi de büyük büyük büyük büyük babalarının izinden gitmişler.
Kwak!
1800lerden kalma bir geleneğin günümüze kadar ulaşması Kwak sayesinde olmuş. Avluda müşterisini bekleyen bir at arabası. Sürücünün atlara işaret verip Scheldeland bölgesine doğru atlarını sürmesi an meselesi. Pauwel Kwak bu küçük hikayeden çıkma bir bira.
18.yy'da Napolyon döneminde yaşayan Dendermonde'li Pauwel Kwak, De Hoorn adında bir han işletir. Dendermonde, Brüksel ve Gent arasında kalan bir bölge. İşlettiği han da postacılık yapan arabaların en uğrak yerlerinden biri.
Ancak, o dönemde yasak olduğu için, sürücüler at arabalarını ve atlarını sahipsiz bırakamıyorlarmış. Bu yüzden dönemin en popüler birası "Kwak"'ı arabalarında içmek durumundalarmış. Biri emniyete haber versin, alkollü araba kullanmak ile ilgili bir şey deneyeceğim.
Kafayı buna takan Kwak da bir çözüm bulur. "Asma Bardak" tarzı günümüzde hala kullanılan Kwak bardağını ürettirmiş. Bu bardağın özelliği at arabalarının sürücü tarafına kolayca sabitlenebilmesidir. Bardağının çok çok özel olduğu bir gerçek. Hatta o kadar özel ki herkes çalmak, ya da "yer değiştirmek" ya da "ödünç almak" için can atıyor. Günümüzde bunun için baı yerler sizden ya depozito alıyor. Zeplin bir dönem 50 TL alıyordu! Ya da kimlik kartınızı bırakıyorsunuz. Ancak 18.yy'dan kalan bir önlem daha var ki, halen Belçika'da nadiren de olsa bazı yerlerde izine rastlanıyor:
Kwak sipariş verdiğinizde ayakkabınızın tekini çıkarmanız isteniyor. O teki alıp tavandan sarkan bir sepete bırakıyorlar ki bardağı alıp kaçmayın. Bir örneği burada:
Bu birayı bardağından içmek adeta bir seremoni ve bardak tasarımı biranın önüne geçiyor. Bardağın alt tarafı dışbükey olduğu için tek başına ayakta durmakta zorlanıyor ve tasarımında kullanılan ahşap destek bardağı dik tutuyor.
Bardağının hikayesine ek olarak biranın isminin de dayandığı bir hikaye var bazı kaynaklara göre. Kimileri üreticinin isminden geldiğini söylüyor, kimileri de bira içerken çıkan "Kwak" sesinden geldiğini. Doğru duydunuz, bardağın alt tarafa doğru incelen yapısı birayı içerken böyle bir sesin çıkmasına sebep oluyor.
Bosteels soy ağacı
Bosteels'in kurucusu olan Evarist Bosteels, üretm yaptıkları binayı 1780ler'de satın almış. Belçika'nın ünlü mimarı Minard tarafından yeniden inşa edilen bir bölüm de bu alınan varlıkların içindeymiş.
Evarist öldükten sonra işletmeyi Frans, Martin ve Lodewjik adında 3 tane oğlu olan öz oğlu Jozef'e devretmiş. Çocuklar babalarından gördükleri işi hayatları boyunca sürdürmüşler. Frans aynı zamanda 13 yıl boyunca Belediye başkanlığı yapmış bölgede. Ailenin oldukça tanınmış ve zengin olduğunu söylemeye artık gerek yok. Çoğu köklü marka da böyle değil midir? ya aristokrasinin getirdiği hobi veya boş zaman bu tarz bir uğraşa dönüşür, ya da babadan kalan bir miras...
Martin'den sonra önce onun oğlu Leon Bosteels, sonrasında da 1938 yılında Leon'un oğlu Antoine başa geçmiş ve 50 yıl boyunca hükümdarlığı sürdürmüş. O dönemin trendine ayak uydurmak için Bosteels Pils adlı birayı piyasaya sürmüş. Operasyonu yalnızca yeni biralarla genişletmekle kalmamış, dağıtım ve lojistiği de arttırmış. Biralar artık Gent, Anvers (Antwerp) ve Brüksel'de de satılmaya başlamış.
II. Dünya Savaşı sırasında da birahaneyi Antoine işletiyormuş. Savaş döneminde Belçika'daki zorlukları bu satırları okuyanlar az çok bilirler. Çelik ve bakırlara el konulması, silah yapımında kullanılması, bira üretiminde kullanılan buğdayın ekmek ve temel gıda üretiminde kullanılması gerekliliği gibi önlemler alınmıştı ülke genelinde. Bosteels'de de durum farklı değildi. Ancak Protest bir kişilik olan Antoine geceleri gizli gizli bira üretmeye devam etti. Hammadde olarak da pancar kullandı. Evet Bizim Gara Guzu'da da bir dönem kullanılmış olan pancar. Gizli gizli Nazilere bira satarken Bosteels'in araba ve atlarına el konmuş. Antoine pes eder mi? Yapıştırmış cevabı: "Ben de eşeklerle biramı dağıtırım!"
Savaş sonrasında Antoine Bey bira içip müzik dinlenerek gece eğlencesine vesile olacak 5 tane de gazino kurmuş kasabaya ödül olarak. Bu gazinolarda çalıp söyleyen sanatçılar aynı zamanda maaşlı elemanları olduğu için ara ara Bosteels'e de gidip orada da şarkı söylemişler. Bu sayede Bosteels fevkalade biralarına ek olarak bir başka özelliğiyle daha ön plana çıkmış: Dönemin müzik kültürüne en çok katkıda bulunan yer olarak tarihe adını yazdırmış. Ki bu satırlara da konu oluyor bu haliyle.
Antoine'ın oğlu Ivo ve Ivo'nun oğlu Antoine (antoineception olmuş bildiğiniz) şu an ailenin 7. jenerasyonu olarak üretimin başındalar. Bosteels aynı zamanda Belgian Family Brewers (BFB)'nin de bir üyesi. Belçika'daki bütün üreticilerin %15'ine tekabül eden ve 21 aile üreticisinden oluşan bu kuruluş, Belçika biralarını, üretim geleneğini ve yöntemlerini koruyan, denetleyen ve tanıtımını yapan bir oluşum.
Bosteels'in şaheserleri: Kwak ve Tripel Karmeliet
Alışılmışın dışında bir üretim felsefeleri var. Amber renk Belgian Strong Ale, 3 farklı malttan elde edilmiş bir tripel ve "köpüklü bir malt içeceği" diyerek hakaret ettiğimiz bir başka strong ale.
Mantık şu: 736487436783 bira üretip ortalama kalite tutturacağımıza, 3 tane yapalım ama onu en iyi şekilde üretelim diyorlar.
Üretimde kullanılan su hemen yakındaki "Duvel Moortgat'ın suyu ile çok benzer özelliklerde: az tuzlu, kalsiyum açısından zengin. Bu da biraya yumuşak ve kremamsı bir karakter vermek için en önemli malzeme. 100metre derinlikteki kuyulardan çekilerek alınıyor.
Her biraya kendi özelliğini veren ise kullanılan maya. 1970'de tekrardan hayata dönen Kwak'ta candi şekerine ek olarak (Belçika birası tabii ki de candi kullanacak, ne sandınız) 3 farklı malt kullanılıyor. %8 alkollü Kwak Pils maltı ile iki farklı koyu tahılın karışımından oluşuyor. Amber renkli biraya da kavruk karamel ve tatlı karakterini veren de bu maltlar. Burunda kuş üzümü, karamel ve portakal, bitimi ise bisküvimsi bir tat (bence Lotus Biscoff tam olarak) ile reçine ve baharat.
Tripel Karmeliet ise bir tesadüf sonucu ortaya çıkan bir bira da denebilir. Antoine Bosteels Dendermonde'de tarihten silinmiş bira üreticileri üzerinde araştırma yaparken keşfetmiş bu tarifi. Kitapları gezinirken, 1679'da üretilen bir reçete dikkatini çekmiş. Carmelite Manastırı'ndaki keşişlerden kalma bu tarifte arpa, yulaf ve buğday olmak üzere 3 farklı malt kullanmışlar zamanında. Alın size "Tripel Karmeliet"'deki "Tripel" çıktı.
1990larda farklı farklı "üçlüler" kullanarak birayı üretmeyi deneyen Bosteels anlamış ki bu orijinal reçete aslında en güzeli ve en doğrusu. Bu da demek oluyor ki hala eski ve orijinaline sadık tarif kullanılıyor. Styrian Golding şerbetçiotu ile tatlandırılan bu bira, maya sayesinde muz ve vanilyamsı dokunuşuna kavuşuyor. Portakal kokuları eşliğinde çok güzel bir bira. Bardağı da Antoine Bosteels tarafından tasarlanmış. Üzerindeki deseni merak ediyorsanız "fleur-de-lis" diye geçen Fransızca "zambak" motifi.