BiraSever

View Original

Beer O'Clock, Bükreş'te bir bira madeni

Saatler birayı gösterirken

Bu sefer misafir olarak bir yazar davet ettik ve ondan Bükreş'te en akılda kalan gecesini ve izlenimlerini anlatmasını istedik. Yeni bira severlerden olan Nil Hanım'ın tabii ki de aklında kalan yer, güzide bir pub ve aklında kalan içki de Romanya kültürünün büyük parçası olan bira. Özellikle Schneider Weisse Tap 5 Meine Hopfen-Weisse.

Biranın Romanya'ya Alman sömürgeciler tarafından Transilvanya'dan yayıldığı söylenir. 2014'teki verilere göre Romanya dünyada kişi başına en çok bira tüketen 12. ülke olmuş. İbretlik bir rakam gerçekten. Biranın bu kadar sevilmesindeki bir etken de kanunlarda geçen bira ve şarap tanımı. Buna göre bira ve şarap gıda maddesi olarak geçmekte ve alkollü içeceklere uygulanan tarifeler ve vergilerden muaf tutulmaktadır. Bu tecrübesini Nil anlatsın bize:

İş koşuşturmasından "Biraterapiye"

Geçen hafta (24.04.2016) iş için Bükreş’teydim. Zevkli ama yorucu geçen bir iş gününün ardından acaba neler yapabilirim neler yer içerim diye biraz internette dolaştıktan ve daha önce Bükreş’e gitmiş birkaç arkadaşıma danıştıktan sonra kafamda birkaç mekan belirledim. Yurtdışına çıktığımda mutlaka yerel tatlar denemeyi seven biriyim. Burada da tabii geleneği bozmadım :) Öncelikle "Caru' Cu Bere" (Beer wagon) adında lokal bir restauranta gittim. Burası dekoru ve özellikle tarihi yapısıyla öne çıkan bir yermiş. Şu anki yerine, yani "Victorian Gothic" tarzda tasarlanmış binaya 1899'da taşınmış. 

Burada Yerel Romen yemeklerinden yedim (yemekler enfesti) ve tabii ki yemeklerin yanında Romanyalıların en meşhur biralarından biri olan Ursus'u deneme fırsatı buldum. Öncelikle açık renkli olanı denedim. Çok kolay içimli fakat sıradan bir bira olduğunu itiraf etmeliyim. Sonrasında koyu renkli olan Ursus'u denemeye karar verdim. Koyu renkli olan daha aromatik olduğu için daha çok sevdim. Ama belirtmem gerek oldukça vasat biralar, hem Ratebeer hem de Beeradvocate puanları bunu doğrular nitelikte. Lokal standartlarda iyi diye nitelendirebilecek olmasına rağmen çok güzel biralar deneme fırsatı yakalamış olduğum için biraz şımarıklık yapıp ne varsa Belçika Almanya biralarında var dedim ve önceden not ettiğim Beer O’Clock adlı import biraların satıldığı mekana doğru yola koyuldum. Şu an biradan az da olsa anladığıma ve 'doğru biraları' bulduğumu düşündüğüme bakmayın. Doğru biraları diyorum çünkü bundan 3-4 sene önce bira benim için tadını çok da sevmediğim, gittiğim mekanlarda şarap ortama uymadığında içtiğim bir keyif aracıydı. :) Bunu benim damak tadıma uygun olan bira çeşitlerini henüz tatmamış olmama bağlıyorum. Damak tadını oluşturmak ve ne sevdiğinizi anlamanın da denemekle olduğunu düşünüyorum. Maalesef Türkiye’de bira deyince akla gelen çeşitler çok sınırlı, o yüzden kendi çevremden de gözlemlediğim çok fazla insanin biraya mesafeli durduğu. Neyse bu çooook uzun başka bir yazının konusu olur herhalde bu sebeple konuya geri dönüyorum :) Nerede kalmıştık? Himm evet : Beer O’Clock.

Brewdog tapınağı

Gidilecek yerlerin puanına bakma amaçlı özellikle de yurtdışında çok fazla kullandığım ve yüzde 90 oranda puanlarının doğru çıktığını düşündüğüm uygulamalardan biri olan Foursquare’de buldum Bükreş’in en iyi 5 biracısından biri olan bu yeri. Mekanın önüne geldiğimde “Hımmm sanırım yanlış Beer O’Clock’a baktım, off bu geceyi bir Ursus daha içer ve böyle kaparım.” diye düşündüğüm gayet sade bir yer ile karşılaştım. Ama menüyü görünce önyargılarımın çoğunda olduğu gibi bunda da haksız çıktım :)

Fotoğraflardan da görebileceğiniz gibi bu küçücük mekanın yaklaşık 40 sayfalık bir bira menüsü var! Ya da bira ansiklopedisi. En hoşuma giden şeylerden biri menüde tek tek biraların özellikleriyle ilgili açıklamaların yazıyor oluşuydu. Birayı gerçekten ciddiye alıyorlar. Yazılar Romence olduğu için mekanın sahibinden neler yazdığını açıklamasını rica ettim.(Sanırım mekan sahibi, barmen ve garson aynı kişi) Açıklamalar genel olarak biranın türü (alt fermantasyon mu üst fermantasyon mu ve bunların alt kümeleri olan Ale, stout, hepimizin çok iyi bildiği pilsen :), lager vs gibi bira tipleri) alkol oranı, aromatik bir biraysa içerdiği aromalar gibi önemli detayları içeriyordu. Önemli diyorum çünkü 40 sayfalık menü içerisinde 1 gecede deneyebileceğiniz bira sayısı sınırlı. Yani en azından benim gibi ufak tefek bir kız için bayağı sınırlı :) O sebeple şansınızı size göre en iyilerden yana kullanmak istiyorsunuz. Şahsen tatlıyı çok seven bir insan olmam dolayısıyla biralarda da sert, keskin ve alkollü tatları sevmiyorum. Aynı zamanda biranın kokusu benim için çok önemli. Şu ana kadar kokusuna en hayran olduğum bira Brewdog Punk IPA. Buradan yola çıkarak şerbetçiotunun bol kullanıldığı, turunç ve tropik meyve kokusunu alabildiğim biralar olarak genelleyebilirim. Kokudaki zenginlik aynı zamanda bisküvi ve ekmeğimsi kokuların dengelemesinden de geliyor. Menünün sadece biradan oluştuğunu da hatırlatmak isterim. Yani kısaca biralarımız o kadar iyi ve çok ki yanında bir şey atıştırmanıza gerek yok demişler :) Bu yaklaşımı Romanya'ya özgü bulduğumu söyleyebilirim. Bira için hazırlanan onca "Food Pairing" yani "hangi birayla en iyi ne gider eşleştirmesi" çok yoğun araştırma ve denemelere dayanıyor. Arkasında IBU oranının etkisinden gıdayla birleşince girdiği reaksiyona kadar derin araştırmalar var.

Buraya geldiğimde kafamda denemek istediğim bir bira vardı Schneider Weisse Tap 5 Meine Hopfen-Weisse. Evet kendisiyle ilgili baya övgüler duymuştum ama deneme fırsatım olmamıştı (ya da olmuştu ama hatırlamıyorum). Açık renkli, bulanık (filtrelenmediği için) ama alkolü yüksek bir bira. %8,2. Yüksek alkolüne rağmen içimi çok kolay. Barındırdığı rengarenk aromaları bütün alkolünü gizlemiş neredeyse. Bizde hep alkol ne kadar artarsa tadı o kadar acılaşır gibi bir algı var ama bu birada öyle değil. Hatta benim en sevdiğim biralardan biri olan St. Bernardus Abt.12  %10 alkol oranına rağmen mükemmel aromalı ve içimi çok kolay bir bira. Konuyla ilgili yazılmış uzunca bir inceleme için: Belki de üretilmiş en iyi Belçika birası  

Şu köpüğe bakın!

Gelelim Schneider Tap 5'e. Birayı döktüğümüzde kalınca bir köpük oluşuyor. Kalıcı değil, ince ve 1-2 dakika içinde dağılan cinsten. Benim için hem tat hem koku olarak çok başarılı. Dökerken turunç, özellikle ananas ve bolca şerbetçiotu kokusu alıyorum. Her yudumda farklı farklı tatlar aldım. Bir yudumda muz, diğerinde kurabiyemsi tat, bir başka yudumda greyfurt...Kompleks tatlar barındıran yüksek karakterli bir bira. Dünyanın en aromatik biralarından birisi olarak anılmasının hakkını kesinlikle veriyor. Benim için birada istediğim her şeyi içeren bir ürün olmuş; Hem "hoppy" hem de "Weissbier", daha ne olsun? :) 

Mutlu sona 5 kala...

İsterdim ki bundan sonra Tap 6'yı da deneyeyim ama öncesindeki haklarımı Ursus ile doldurduğum ve ertesi gün erken kalkıp çalışacağım için geceyi bu şekilde keyifle noktalamaya karar verdim. Açıkçası bu yazıyı biraz da benim gibi biraya önyargılı kişilerin fikrini değiştirmek için yazdım. Ben bira sevdiysem (doğru birayı) bence herkes kendine uygun birayı bulup, binlerce yıldır içilen bu kültürün tadına varabilir. Keyifle ve keyfinde okumanız dileğiyle.