BrewDog'dan yenilik rüzgarları: Yeni kimlik, yeni vizyon, yenilenen tasarım
Punk Markayı durduramıyoruz
BrewDog çok yol katetti
13 yıl
4 üretim tesisi
100 bar
2000 çalışan
13.000 öz sermayeci
Bugün, yeni bir görsel kimlik ve yeni amacımızla hikayemizde yeni bir sayfa açıyoruz: pic.twitter.com/EqVPS3fs3F
— BrewDog (@BrewDog) February 6, 2020
Bu ayın bomba haberlerinden biri BrewDog markasından geldi. 2014’ten bu yana aynı etiketler, aynı tasarım ve aynı hedef, misyon ile ilerleyen marka vizyonunu yenilerken markasında da değişikliklere gitmeyi uygun gördü. Yeni görünüm şu şekil:
Bu değişime yeni sürdürülebilirlik politikası esin kaynağı olmuş dediklerine göre. Eskisine göre daha mütevazı ve biraz daha yontulmuş bir marka ve his yaratılmış. Yeni markanın beyni Londra merkezli Made Thought isimli tasarım stüdyosu ile BrewDog’un kendi marka tasarımcıları. İlk dalga en çok satan biraları etkileyecek: Punk IPA, Dead Pony Club session pale ale, Elvis Juice ve Hazy Jane.
Daha anlaşılabilir bir tasarıma doğru
Biraların kendi renkleri ve kullanılan renk paletleri büyük ölçüde aynı kalırken, yeni tasarım daha temiz ve az kalabalık grafiklerle tonlamalar içeriyor. BrewDog’un kalbinde basit tasarım anlayışı yer alırken, iletişimdeki asıl odak nokta hep cesur ve çarpıcı renkler ile sesler olmuştu, siz de farketmişsinizdir. Yeni tasarım bu iletişim dilini korurken aradaki tonlamalar biraz daha zenginlik katmış denebilir.
Bunlara ek olarak BrewDog’un karakteristik özelliklerinden olan yazılar ve sloganlar artık dikeyde yer almıyor. Hepsi yatay düzleme oturtulmuş. Marka ile özdeşleşen kalkan içindeki köpek ikonu marka kimliğinin merkezine, etiketin tam ortasına konumlandırılmış. Logonun evrimi şu şekilde:
Yeni amaçlar, yeni hedefler, yeni anlam arayışı
BrewDog bira piyasasını salladığı yıllardan bu yana markasıyla özdeşleşen net bir özelliği var: anarşist, isyankar ve asi duruşu ve yaklaşımı. Bu ton ilk başlarda iyi iş yaparken zamanla BrewDog markasının yaptığı diğer işlerin önüne geçmiş ve “hayırlı” işleri gölgelemiş. Bir başka sorun da markanın “Kurumlar karşıtı” duruşunu zamanla yitirdiğine yönelik yapılan eleştiriler. Ki bunda benze hepimiz hemfikiriz. İşin içinde kar ve kapitalist hırslar olunca zehirlenme yaşanması çok olası.
Yeni marka kimliği oluşturulurken bu olumsuz taraflardan kurtulmaya çaba harcandığı söyleniyor. Markanın iş yapış felsefesi hala “insancıl ve sıcak ama asi” temelli. Ve bu algıyı yeni sürdürülebilirlik politikalarıyla desteklemek ve başka boyuta taşımak amaçlanmış.
“Elde edilen kârı çevreye ve insanlara harcayacak yeni bir iş modeli”, gelinmek istenen nokta bu. İçtiğiniz teneke kutuları getirip tekrar kullanılmak üzere geri dönüştürülmesi, kalite kontrolünden geçemeyen biraların damıtılarak votkaya dönüştürülmesi sayesinde atık miktarında azalma ve bira sektörünün gezegenimizde yarattığı olumsuz etkileri azaltma yöntemlerini araştıracak bir fona senede 1 milyon £ yatırım…
Bütün bu hedefler ve tanımlar markadaki değişimin yalnızca görsel olmadığını, markanın kimliğinin ve kişiliğinin de kökten değiştiğini gösteren işaretler. Dilerim ki çevreye ve dünyaya gerçekten dedikleri kadar faydaları dokunur.
Kişisel yorumumu ve fikrimi de bu vesileyle paylaşmak istiyorum. Ben yeniliklere karşı değilim. Senelerdir devam eden bir dalganın ve kimliğin, rahatlığın rehavetine kapılmak çok olası. Arada insanın silkelenip kendine gelmesi gerekiyor.
Bu tarz kimlik ve marka yenilikleri amaçlar ve hedefler açıkça belirtilmediği ve markanın özünden çok uzaklaşılmadığı sürece başarısız olmaz diye düşünüyorum. Önemli olan her yerde her tüketiciye tek mesaj ulaştırmak.
Kuralları çiğnemenin ve artist ve asi olmanın ekmeğini yiyen bir marka oldu senelerce.
Şimdi bu yenilenmeye bakıyorum, renkler ve kullanılan tonlar biraların özünden farklı değil. Ancak öyle bir tasarım olmuş ki, insanların yaptığı şu eleştiriye katılmamak mümkün değil: “MARKET BİRASI GİBİ OLMUŞ LAN BU NE??”.
Zaten aykırı ve “Punk” kimlğinden giderek uzaklaşan hareketleriyle şimşekleri iyice üzerine çekiyor. Ek olarak dağıttıkları ve sattıkları hisseler, her hareketlerini paraya çevirme taktikleri ve sözde “gerilla pazarlama” yöntemleriyle ters tepen arayışları markanın ne yaptığını bilmez hallerinin birer örneği. Bilmeyenler için sadece Kadınlara özel pembe etiketli “Pink IPA” isimli bira çıkarıp lansmanında, “Kadınlar sadece pembe ve parlak simli şeyler sever, değil mi?” tarzı espri yapmaları, sonra bir dünya suçlamadan ve tepkiden sonra geri adım atmaları falan. Bilmeyenler için, bira şu:
Neyse, özetle umarım özlerine dönerler de hep savundukları “Büyük markalara karşı, asi duruş” sergileme çizgisinden uzaklaşmazlar dünyayı ve çevreyi kurtaracağız ayağına.