BiraSever

View Original

Eskilerden kim kaldı? Gouden Carolus ve üreticisi Brouwerij Het Anker

Belçika deyince biranın akla geldiği,, bira deyince de kafaların otomatik olarak zaman yolculuğuna çıktığını artık biliyoruz. Ülkemize gelen onca Belçika birası arasında gelmesine en çok şaşırdığım Gouden Carolus olmuştur. Chimay ve St.Bernardus'a göre daha az bilinirliği olan ama lezzet açısından hiç de aşağı kalmayan Belçika'nın eski üreticilerinden biri Het Anker. Anker, İngilizce Anchor, Türkçe çapa anlamına geliyor. Bir üretici için havalı bir isim, ancak asıl havalı olan isminin kurucu ailenin soyadından gelmesi. Çapa ailesi yalnızca bizim ülkemizde ünlü değil yani. Tarihe ve kıtalara yayılmış.

Belçika'yı ziyarete gidenler genelde Brüksel, Brugges, Ghent'e giderken, çok az kişi Mechelen'e yolunu düşürüyor. Birbirinden eski günümüze kadar gelmiş kiliselerin yanında Gouden Carolus adlı biraya ev sahipliği yapan bu yeri biraz inceleyelim.

Bira ile şifa dağıtan bir hastane

Tarihteki ilk kayıt 1369 yılından, günümüzden yaklaşık 700 yıl önce. Jan in den Anker isimli birinin ödediği vergi kayıtları mevcut. Söz konusu vergi St. Rombouts Katedrali' ne ödenen bir vergi olarak kayıt edilmiş. Bu da Anker ailesine ait ilk tarihi iz. Şu noktada bir parantez açmak gerek, "Neden bir katedrale vergi ödeniyor?".

Beguinage adı verilen yerleşimlere Brugges'den bir örnek

Konu burada ilginç bir hal alıyor. O Dönemde "Beguinage" adı verilen oluşumlar çok güçlüymüş. "Beguinage"; içinde beguine adı verilen rahibelerin yaşadığı yerleşimlere denirmiş. Beguine, 13. ve 14. yy'da etkin olan, Hristiyan olup da Ruhban sınıfına ait olmayan Laikatlara verilen isimmiş. Resmi olarak dini yemin etmemiş olan ve yarı manastır hayatı yaşayan Hristiyanlığın daha az katı bir mezhebi olarak bölgede oldukça etkinlermiş. Son bir cümle ile parantezi kapamak istiyorum. Yaşam biçimi olarak Hz. İsa'nın hayatını taklit etme maksadıyla, gönüllü olarak fakirlik içinde yaşamak, muhtaç, aç, düşkün ve fakirlere yardım etmek ve dini adanmışlık gibi temellere dayanıyor. Mechelen'e dönebiliriz. Öncelikle harita üzerinde göstermek gerek. Burası Yozgat olsa hemen gösterirsiniz ancak burası Mechelen:

See this map in the original post

 

Rahibelerin yerleşkelerinde yer alan hastane de şu an Het Anker Brewery olarak bilinen yerin ta kendisiymiş. Buradaki rahibelerin görev yaptığı hastahanede aynı zamanda insanları iyileştirmek için ilaç yerine bira veriliyormuş. Rahibelerin elinden çıkan bu biralar da etrafa şifa dağıtıyormuş. Kiliselerin ağır vergiler aldığı o dönemde buradaki rahibeler de ürettikleri alkol üzerinden vergi veriyorlarmış. Bu sebeple de Beguinage'ın mal sahibi Jan in den Anker de kiliseye vergisini veriyormuş. Böylece neden vergi kayıtı olduğu sorusuna cevap vermiş bulunuyoruz.

 64 yıl sonra, 1433'de bira üretiminin kontrolü veya Brewery'nin yönetimi de diyebiliriz, Jan'ın oğlu Mathijs'a geçmiş. Mathijs şanslı bir kişilik olacak ki 1471 yılında o dönemin Burgonya Dükü I.Charles (Charles the Bold. Çünkü Burgonya'nın Fransa'dan bağımsız bir krallık olması için uğraşmış ve Fransa Kralı XI. Louis ile siyasi ve askeri mücadele içine girmiştir. Bu mücadele kendisinin Lorraine Dükü'nün hizmetinde olan İsviçre paralı askerleri tarafından Nancy savaşında öldürülmesi ve topraklarının parçalanıp bir kısmının Fransa otoritesine geri kalanının da Habsburg İmparatorluğuna bırakılmasıyla sonuçlanmıştır. - Wikipedia) rahibelerin ürettiği biralardan vergi alınmayacaktır buyurmuş. Bu sayede zamana meydan okuya okuya günümüze kadar gelmiş.

Het Anker'in olayı nedir?

Bira diyoruz evet, ama cevap eksik. Çünkü kendi viskilerini de üretiyorlar. Gouden Carolus Single Malt Viski, Scotch olmamakla beraber (Çünkü İskoçya'da üretilmiyor), isminde İskoç dilindeki söylenişi "whisky" kelimesini geçiriyor (İrlanda'nın "whiskey"'sinin aksine). Bitti mi? Bitmedi. İskoç bakır ustalarının elinden çıkma bakır kazanlarda damıtma işlemini yapıyorlar. Son olarak da İrlanda'da yapılan gibi 3 kere değil, İskoçya'daki gibi 2 kere distile ediliyor. Tamam Het Anker anladık, Skoç dememizi istiyorsunuz. (viski konusunda benden 32874847 kat bilgili arkadaşlar yanlışım varsa düzeltsin lütfen)

Bu da havalı viskileri

Gouden Carolus Tripel'İn mayşesinden distile edilen bu viski Jim Beam burbon fıçılarında dinlendirildikten sonra kendi özel fıçılarında biraz daha olgunlaştırılıyor.

Asıl konumuz ise bira, biz onları Gouden Carolus Classic, Tripel ve Hopsinjoor ile tanıyoruz. Bütün seri ise şu şekil:

Gouden Carolus serisinin tarifi 1960'dan beri değişmemiş. Vintage bir biradan bahsediyoruz. bu bira ismini Anvers bölgesinde Mechelen'de yetişen Büyük Roma Imparatoru V. Charles‘in adına basılan paralardan alıyor. Hem altın hem Gümüş iki çeşit basılıyor. Yönetimiyle tarihe damga vururken Belçika da bunu birayla taclandirmis. Carolus Ortacag Latincesinde 'Charles' anlamına geliyormuş. Hal böyle olunca da onun ismini vermişler. Onurlandırmaları bununla da bitmemiş.
Her sene 24 Şubat'ta Charles'in doğumgünü için Cuvée of the Emperor anlamına gelen Cuvée van de Kaizer (Blauw) isimli mavi şeritli bira üretiliyor. %11 alkollü, çok da iyi yıllanabilen, kuru erik, karamel, çikolatanın bir arada olduğu çok kaliteli bir bira. ilk kez 1999'da üretilmiş, halen de her sene bu gelenek çerçevesinde devam ediyor.
 

Saklandıkça kıymetlenen bira yapmışlar yine. Eski versiyonları 40-50€ arasından başlıyor. Biramayası bizzat kendini kurban ederek deneymilemiş, 2007 modelini satın alarak Beçika'dan

Gouden Carolus Classic

%8,5 alkollü koyu bir strong Ale, geniş ağızlı altın fontla üzerinde Gouden Carolus yazan bardağından servis ediliyor. Tilki avlarinin vazgeçilmezi olan bu bira baharat, karamel, kuru incir ve kuru erik gibi tatlari bir Quadrupel kadar yoğun sunuyor. Bu arada tilki avı (foxhound) da Charles döneminde zenginlere özgü, elitlerin ata binip köpekler eşliğinde tilki avlamasiymis. Bu yüksek alkollü birayla o ata nasıl binilir, o tilki nasıl avlanır bilemiyorum. Avdan önce ve av boyunca bu biradan içip, hem kafa 1 milyon hem de o soğukta ısınma...Bu elitler çok çakal. Bence çok kaliteli bir bira ve kesinlikle hakkettiği yerde değil. İçimi de kolay, birazcık da tatlı bir bira. Ağızda likör tadı bırakıyor. Soğukta gidecek güzel biralar dan sadece biri. Aynı zamanda bir çok ödülün de sahibi; 2009, 2010 ve 2012 World Beer Awards'da dünyanın en iyi koyu Ale ödülünü almış. O sebeple fırsat yaratıp denemenizi tavsiye ederim.

Gouden Carolus Hopsinjoor

Ailenin "kelime oyunlu cin entryler" başlığına giren tek üyesi. "Opsinjoor" ya da kendi dilinde "Opsinjoorke" Mechelehen yerel kültüründe kısa boylu, şişman ve bıyıklı mitolojik bir karaktermiş. Gerçekten çok mitolojikmiş, öyle böyle değil. hani canlanmamıştır kafanızda diye bir tane örnek göstereyim:

Ucube denilen o heykele ucube diyenler bunu görse ne derdi acaba

Böyle komik göründüğüne bakmayın, arkasında derin bir anlam gizli: "Karısını döven ebedi sarhoşluğu simgeliyor.". Yine ters köşeye yatıran bir Avrupa hareketi. Ceza olarak da komşuları tarafından havaya fırlatılırmış sürekli ve durmadan. Bizdeki asker uğurlamaları gibi. Tek farkı bizde askere gideni tutmayıp bilerek yere düşürmek adettendir, ki giderayak ölsün o kişi. Bu sağdaki de sembolize ettiği cezanın bir yorumu:

Bira açısından da bir başka anlamı daha var. Bildiğiniz gibi "hops" kelimesi İngilizce Şerbetçiotu demek. "Hopsinjoor" diyerek, kaynatma ve üretim süresince eklenen 5 farklı şerbetçiotuna gönderme yapılıyormuş. İçinde hop geçen diğer Belçika biraları gibi bu da bir Belgian IPA. Alıştığınız IPA gibi değil, hayal kırıklığı yaşayabilirsiniz. Oldukça meyvemsi, karanfilli ve aşırı da yumuşak içimli süper de bir bira. Alkol oranı %8, o sebeple rahat içimine aldanmamak gerek. Çarpabilir elinin tersiyle.

Hikayelerle dolu bir başka Belçika birasının daha sonuna geldik. İyi haftalar herkese.